Aşk, Yepyeni Kalabilen Eski Bir Masaldır. H.HEİNE

30 Aralık 2010 Perşembe

Teoman'dan mektup, dinleme vakitlerim geldi...

Telefonda konuşamam bilirsin,
Mektuplarıysa ertelerim hep,belkide yazım çirkin diye.
Çok düşündüm, çok kurdum,
Karar verdim hep vazgeçtim,ama sana yazabilirim nihayet.
Aslında söz vermiştim,duygularımı kilitlemiştim,ta ki sen açana dek.
Korkma sevgi dilenmeyeceğim ama bilirsin beni işte
Bitiririm her şeyi bir dikişte

Napim?
Aşk bu,savaş bu binlerce yıldır sürüp giden
Aşk bu,savaş bu kadın ve erkek arasında

Artık saymıyorum yılları,bana deyip geçen hayatları,
Zaten pek de sevmem insanları.
Ama kimi dostlar var sevdiğim,sokak köpekleri beslediğim,
Bazı güzel anılar biriktirdiğim.
Tutku garip bir şey ve çok vahşi,
Ve çok hırslıydım zaten bende o yüzden de yağmaladım seni…
Kolay değildir bilirim,bir aşkı bir kalbe koymak,
Hele bir başkasını severken sen.

Teşekkürler,bir zamanlar beni cok sevdiğin için
Bu mektup da olmadı,kelimeler toparlanmadı,işte şimdi çöpe gidiyor.
Yinede mektubuma son verirken,
Seni her zaman çok seven,
Ben..

24 Aralık 2010 Cuma

Dem

Can çekişiyorum, can çekişiyoruz...

Hazım problemim var (ruhsal problemlerim olduğu gibi...) , yutamıyorum sözlerini,sözlerimi... Güçlü bir hafızam var belki de yüzüme sürekli vuran yaşanmışlıkları...

Canım acıyor yalan değil. Belki bunu ben yapıyorum. Ama elimde değil. Tek suçlu ben değilim , olamam.

Her ne kadar aksini de iddia etsen, henüz şizofren teşhisi konulamadı bana.

Boğazımda bir el var nefes almamı engelleyen, kurtulmak üzereyim o bir çift elden... Bir iki damla gözyaşı , bir kaç kalp burkuntusu ve bir dolu hayalkırıklığıyla...

Suçlu olduğum en büyük nokta ise şimdiye kadar bütün hayallerimin tuz buz,toz duman edilmesine rağmen hayalperest kalmakta ısrarcı olmamdır.

Son demlerimiz... belki yeniden çay demleriz belki tövbe ederiz...

22 Aralık 2010 Çarşamba

!!!

Bu bir tür alışkanlık... Damarlarımda dolaşırcasına rahatsız edici, beni sürekli tetikte tutan, Kalp ritmimi bozan, yüzümün garip hallerine anlam ve  ifade yükleyen ve tüm boş bakışlarımın ana sebebi olan bir duygu...

Bu yaşadığım şey, bir tür alışkanlık olsa gerek... Bırakılması güç, öldürücü ya da süründürücü...

21 Aralık 2010 Salı

Yokoluş

Duygu, biraz daha duygu içtenlikti beklenilen.

Bir kız vardı zamanın birinde... Çok duygusaldı. Mantıklıyım diye geçinir otu boku kafasına takardı sonra o otlar çoğaldıkça beynini ele geçirmeye başladı ve düşünemez oldu.

İstediği çok bir şey değildi halbuki...Belki de her insanın isteyeceği hatta elindeyken bile mutlu olacak değeri gösteremediği şeylerdi. Ama onlar olsaydı Çağ mutlu olurdu. Mutlu bir Çağ yaratırdı ya da....

Olmadı, olamadı... Açtı gözünü kapadı gözünü... Günleri saydı. Günler geçti ama beynini kemirenler geçmedi. Sonra anladı ki derinleştirmemek gerekirmiş hiçbir şeyi. Duyguları dahi...

Sığıydı herşey. İnsanlar, yaşananlar,geçmiş,gelecek ve aşklar...

Anladı ki Hayat sığıydı zaten. O ise bu sığılıkta boğulmaktan korktuğu kadar  ;bu yok oluşu bile , yaşadığı varoluştan daha karizmatik buluyordu...

19 Aralık 2010 Pazar

...

Lütfen biri artık beni uyandısın ya da ikna etsin ya da ikna etmeye de gerek yok doğru düşündüğümü kabullendirsin...

Bir odunu ne kadar yontabiliriz ki... Ağaç olarak görüp çiçek açtığında gözümüzü boyaması sonbaharda neyi değiştirir ??

Düşüncelerime,hislerime emeğime ya da saygı... İstediğim sadece bu iken, diğer sorunlar ve gerginliklerde nereden çıktı...

Oysa onla benim sayfa sayfa hislerimdi!

16 Aralık 2010 Perşembe

Tesadüfler Zinciri (:

(: fox da bir dizi izledim felaket ilgimi çekti...

İlgimi çekmesinin bir sebebi sanırım Karakterlerinin birinin adının çağla olması... Diğer sebebi ise oğlunun adı :) haha ilginc geliyor bana böyle şeyler... Tam da ilerde acaba çocuğumun adını ne koyarım diye düşünürken ...

Bu baygınlıklarımın bir nedeni de olmalı bu arada...

İki farklı kare, belki de aynı olmasının farkına varılmaması hiçbir zaman...
Böyle aşklar ancak filmlerde olur desem ya...Belki de eski zamanlarda , belki de ikisi de...

İç çekmemek mümkün değil... Her şeye rağmen mücadele. Bazen aşk uğruna kendinden bile vazgeçmek gibisi...

6 Aralık 2010 Pazartesi

Yok Artık

Bana bu saatten sonra güven aşılayamazsınız diye düşünüyorum. Sürekli siyah giyen bi adamın beyazı savunması, bugün hayatını yaşayan birinin yarın kefeni savunması, yardımdan bahsedenin düşene tekme tokat girmesi, ağlayan bir insanın mutluluktan şükretmesi gibi bi durum benim yaşadığım ya da hissettirdiğin.


Yüzünü görmek istemediğim kadar yoğun yaşadığım bu duygularım, saygımı yitirdiğim her dakika daha fazla sana..


Bana güvenmeyip,güven aşılamaya çalıştıkça aşının dozunu ayarlayamayan sen belki de iğnenin nereye battığına dikkat bile etmedin.


Bu sefer ya da daha da susmam... Hissettiğim duygu: mide bulantısı!

2 Aralık 2010 Perşembe

(=

Aşk nereye kadar... Çok iyi şarkı ya. Bülent Ortaçgili seviyorum. Özellikle bazen beni ifade ettiğini düşünüyorum. Bir de Teoman seslendiriyorsa değmeyin keyfime (:


Garip duygular içinde olmakla birlikte garip de davranıyor olabilirim ama bu benim normal halimdir belkide. Ve bundan emek verdiğim insanların şikayetçi olması hiç işime gelmiyor doğrusu. İçimden dışımdan dön de kendine bak diyorum.


Sağımda solumda gölgeler görüyorum. Ama yalnızım biliyorum ya da bunu hissediyorum zaten. O halde varlığı olmayan kimin gölgesi peşimden gelen? Bazen korkuyorum, bilmiyorumda nerden geldi kimin nesi...


Sanırım herkes bir hayalet sahibi...


Bir de '':)'' bu mesaja çok şaşırdım...Kısmet...

1 Aralık 2010 Çarşamba

Onuncu ihtiyaç

Mutluluk duygusundan uzak,çirkinim... Bugün dinlediğim üzere güzellik olgusu bile mutluluk duygusuyla oluşurmuş. Her insanın bir ışığı vardır ya hani aslında o gözünün içinden çıkıp göz kamaştırmalıymış, yaşam enerjisi misali...

Evet .Yetinmeyi bilmeyenlerdenim. Ama etrafımdaki çoğu insanlarda anlamayıbilmeyenlerden. İstediğim basit ve kısa aslında. Düşündüğüm kadar düşünülmek , hayatımda yer kaplanıldığı kadar yer kaplamak hayatlarda... Nefes almayı unutma lüksümüz yok mesela. Yoksa ölürüz. Yemek yemeyi unutamayız ya da su içmeyi de. Bunlar gerekli bunlar ihtiyaç bunlar hayat...

Hayat olmayı istiyorum ilk üçe giremesemde ilk on daki şıkların birinde. İlki nefes olsun ikincisi su onuncusu Çağ olsun, ee daha ne olsun... Çok şey mi istiyorum... Evet çok şey istiyorum, belki de birilerinin ömrünü...