Aşk, Yepyeni Kalabilen Eski Bir Masaldır. H.HEİNE

20 Ağustos 2013 Salı

Ölüm korkusu, mecburiyetleri yaşattırır

Hayat ne zor bir yer. Güldüğün an ağlayacağını hissetmen hatta bilmen ne garip. Bir anlık unuttuğun ciddiyetin sende yarattığı mutlulukla beraber tekrar tüm zorlukların yüzüne çarpması ne garip bir duygu değişimi.
Bazen rüyaların, uykuların kurtarıcı olduğuna inanıyorum. Hayal alemi gibi kaçıyorum, ruhum terkediyor bedenimi. Hem benden çok daha iyi yüzleşiyor korkularımla, bilinçaltımla...

Bazen ölüyorum rüyalarımda... Çok sıkıştığım bir anda, kurtulamayacağıma inandığım bir olayda... Öyle gerçekçi öyle inandırıcı bir ölüm anı işte.
Korkuyorum, deli gibi korkuyorum ölmekten.
Bende öyle bir isyan şekli yok, lügatımda kalmadı. Eskiden 'öleyim de kurtulayım' sözü bile kolaydı beynimde. Ama bunu hissetmek, rüyada bile olsa yaşamak fazlasıyla ürkütücü.

Yapmak istediğim o kadar çok şey var ki, tadmak istediğim duygu. Üstelik çoğu gerçek olmayacak kadar hayal kalacak farkındayım . Ama vazgecer mi insanoğlu umut etmekten hıç? Vazgeçemiyorum işte. Sanki bir gün 'ben 'olabilecekmişim gibi. Tüm isteklerden, tüm insanların yakıştırmalarından, üzmemek için tamam dediğim tüm yanlıs verilmiş kararlarımı hiçe sayıp tamamen kendim olabilecekmişim gibi. Buna cesaret edecekmişim gibi sanki.
Ben , ben olmadan ölmek istemiyorum işte.
Ama sor bana hadi, istediğim hayat nerde Çağ? O kadar uzakta ki, rotasını kaybetmek üzereyim.

Mutlu olduğum seyler o kadar basit o kadar ufak ki, hepsini toplasan en ufak derdimin üstünü örtmeye yaramıyor işte. İlla ki bir tarafları açık kalıyor hayatın gerçeklerinin, rüyama girip kabusum oluyor sonra. Evet sebebi mutluluklarımın, acı kısmın üzerini örtmeye yetmeyip; hüznü açıkta bırakması işte.
Sürekli bir şeyler istememiz bizim hayatımız mı, hayatın bunu sağlamaması onun hatası mı? Bizim hayatımız bir hata mı yani?
Tek bildiğim ne sizin için ben mutlu olabiliyorum, ne yarattığınız istediğiniz Çağla şekliyle sizi mutlu edebiliyorum. Kahretsin... Bir de bu yüzden gözyaşı döküyorum.
Şu an beni üzen hayatımdan giden bilmem kaç yıl değil, başarısızlığım ya da kariyersizliğim değil, tembelliğim veya gerikalmışlığım değil, değil, değil...

Emin olun kendimi sizin kadar düşünmüyorum ey hayatıma şekil veren saygıdeğer sevdiklerim.
Siz mutsuz, umutsuz ve pişman olacaksınız,
Zaman geç kalmış olacak,
Mevsimler hoyratça geçecek,
Ve ben kendimi unutup, sizinle kaybolacağım.
Sizden beklediğim hiçbir şeyin gelmemesi değil;

İstenileni verememem olacak dildeki söz. Ben yine kendimi bırakıp sizin ve geciken istekleriniz için üzüleceğim.
Herkes birbiri için endişelenip önce kendi isteklerine yönelseydi, Belki çok daha mutlu bir dünyada yaşardık.
Ben yarın yine güleceğim yüzümle, kan ağlayacak kalbim. Ve siz bazılarınız bunu asla bilmeyeceksiniz.

Ve ben kendimi yine bulamayacağım. Buna ne vaktim, ne güvenim, ne siz ne de hayat izin vermeyecek...
Ve ne acı ki, ne kadar korkarsam korkayım,
Kendimi tanımadan gideceğim,
Fazlasıyla siz'le birlikte...
Siz, siz kimmsiniz... Siz hepiniz kendimden feragat edip, tüm ödün verdiklerimsiniz. Dünümde, bugünümde ve yarınımda...
Ve bu his yürümek zorunda olduğun tek yol gibi. Düşersen ölürsün. Ölürsen kaybedersin...
Hoş yürürken de kazanmayacağının farkındasındır zaten...